Anlaşmalı Boşanma Davası Nedir?

Türk Hukuku’nda Anlaşmalı Boşanma adı verilen boşanma çeşidi son yıllarda oldukça yaygınlaşmıştır. Uzun dava süreleri yorucu ve yıpratıcı olabilmektedir.Bu nedenle taraflar eğer boşanma ve boşanma nedeniyle ortaya çıkacak velayet, nafaka, mal paylaşımı, ziynet eşyalarının paylaşımı gibi sebepler üzerinde anlaşmışlarsa çok kısa bir sürede boşanma gerçekleşmektedir. Aşağıda anlaşmalı boşanma davası ile ilgili bilgilere yer verilmiş olup çekişmeli boşanma davası ve nafaka türleri ile bilgilere sitemizdeki diğer makalelerden kolayca ulaşabilirsiniz.

Anlaşmalı Boşanma Davası Nedir?

4721 sayılı Türk Medeni Kanun’un 166. maddesinin 3. fıkrası ‘’Evlilik en az bir yıl sürmüş ise, eşlerin birlikte başvurması ya da bir eşin diğerinin davasını kabul etmesi halinde, evlilik birliği temelinden sarsılmış sayılır. Bu halde boşanma kararı verilebilmesi için, hakimin tarafları bizzat dinleyerek iradelerinin serbestçe açıklandığına kanaat getirmesi ve boşanmanın mali sonuçları ile çocukların durumu hususunda taraflarca kabul edilecek düzenlemeyi uygun bulması şarttır. Hakim, tarafların ve çocukların menfaatlerini göz önünde tutarak bu anlaşmada gerekli gördüğü değişiklikleri yapabilir. Bu değişikliklerin taraflarca da kabulü halinde boşanmaya hükmolunur. Bu halde tarafların ikrarlarının hakimi bağlamayacağı hükmü uygulanmaz.’’ şeklinde düzenlenmiştir. 

Bu kanun maddesinin genel ve mutlak bir boşanma sebebi olduğu anlaşılmaktadır. Türk Medeni Kanun’un 166. maddesinin 3. fıkrasının şartlarının gerçekleştiğini gören hakim boşanmaya karar verir. Zira, kanun, eşlerin boşanma hususunda anlaşmış olmalarını, evlilik birliğinin temelinden sarsıldığına ve bu durumun ortak hayatın devamının beklenemez hale getirdiğine ilişkin bir farazi olarak kabul etmiştir. 

Anlaşmalı Boşanmaya Karar Verilebilmesinin Şartları Nelerdir?

Tarafların sırf anlaşmış olmaları kendiliğinden boşanma sonucunu sağlamamaktadır. Boşanmaya karar verilebilmesi için kanun bazı ek şartların varlığına bağlamıştır. Bu şartlar şu şekildedir:

A. Evlilik en az bir yıl sürmüş olmalıdır

Kanun bu şart ile tarafların daha birbirlerini iyice tanımadan boşanmalarını engellemek istemiştir. 

B. Boşanmak için eşler, ya birlikte mahkemeye başvurmalı ya da bir eş, diğerinin açtığı boşanma davasını kabul etmelidir.

C. Hakimin tarafları bizzat dinlemesi 

Bu şart, hakimin boşanmaya karar verebilmesi için tarafların iradelerini serbestçe açıklayıp açıklamadıklarını kontrol için konulmuştur. Aynı zamanda tarafların boşanma hususunu bir kez daha düşünmelerini de sağlamaktadır. 

Taraflar her ne kadar davada bir avukat aracılığıyla temsil edilseler de, hakim tarafları huzuruna çağırıp onları dinlemek zorundadır. Yani, hakim sadece avukatları dinleyip tarafların boşanmasına karar veremez. Bu dinlemenin açık bir celsede yapılmasına gerek yoktur; celse dışında da olabilir. Ayrıca hakim tarafları ayrı ayrı ya da bir arada dinleyebilir. Ancak dinlemenin nasıl yapılırsa yapılsın bir zabıtla teşvik edilmesi zorunludur.

Hakim, tarafları dinledikten sonra birinin ya da her ikisinin iradesinin serbestçe açıklanmamış olduğu sonucuna varırsa, davayı reddetmek zorundadır.

D. Tarafların yapmış oldukları anlaşmanın hakim tarafından uygun bulunması 

4721 sayılı Türk Medeni Kanun’un 166. maddesinin 3. fıkrasına göre, tarafların anlaşmalı boşanma için evliliğin mali sonuçları ile çocukların durumuna ilişkin bir anlaşma yapmaları gerekir. Bunun bir yazılı metne dökülmüş olması gerekmemektedir; yapılan sözlü bir anlaşmanın zapta geçirilmesi de yeterlidir.

Hakim tarafların yaptığı düzenlemeyi uygun bulmazsa, tarafların ve çocukların menfaatini göz önünde bulundurarak gerekli olan değişikleri yapabilmektedir. Anlaşma, ancak bu değişiklikleri taraflar kabul ederse geçerli olur. Aksi takdirde hakim davayı reddeder. 

Hakim taraflarca düzenlenen anlaşmayı uygun bulursa ya da taraflar hakim tarafından teklif edilen değişikleri uygun bulursa ve diğer şartlarında bulunması durumunda hakim boşanmaya karar verir.

T.C YARGITAY 2.Hukuk Dairesi 2015/ 4801 E. - 2015 / 3328 K. sayılı kararında: ‘’Buna göre, eşlerin serbest iradesiyle boşanma kararı verilebilmesi için, boşanmanın mali sonuçları ile çocukların durumu hususunda tarafların anlaşmış olmaları, taraflarca kabul edilen düzenlemenin de hakim tarafından uygun bulunması zorunludur. Aksi halde, anılan hüküm gereğince boşanma kararı verilemez. Yargıtay, kanunun açık maddesine (TMK. md. 166/3) muhalif gördüğü diğer sebeplerle hükmü bozabileceğinden (HUMK. md. 439/2), hükmün boşanma bölümünün davalı tarafından temyiz edilmemesi hukuksal bir sonuç doğurmaz. Mahkemece yapılacak iş, velayet düzenlemesi yapılmayan ortak çocuk 04.01.1998 doğumlu S.'nın velayeti hakkında tarafları bizzat dinleyerek iradelerinin serbestçe açıklandığına kanaat getirmesi ve düzenlemeyi uygun bulması şarttır. Aralarında boşanmanın mali sonuçları ve çocukların durumu hususunda tam anlaşma olmadan, Türk Medeni Kanununun 166/3. maddesi uyarınca boşanma kararı verilemeyeceğinden, velayet konusunda eşler arasında anlaşma olmadığı ve mahkemece getirilen öneri kabul edilmediği takdirde; davaya çekişmeli boşanma olarak devam edilerek taraflara iddia ve savunmalarının dayanağı bütün vakıaların sıra numarası altında açık özetlerini içeren beyan ile iddia ve savunmanın dayanağı olarak ileri sürülen her bir vakıanın ispatını sağlayacak delillerini sunmak ve dilekçelerin karşılıklı verilmesini sağlamak üzere süre verilip ön inceleme yapılarak tahkikata geçildikten sonra usulüne uygun şekilde gösterilen deliller toplanarak gerçekleşecek sonucu uyarınca karar verilmek üzere hükmün bozulmasına karar vermek gerekmiştir.’’ şeklinde karar vermiştir.

Yargıtay’a göre taraflar boşanma protokolünden boşanma kararı kesinleşinceye, yani, hakim tarafından dinlenme aşamasının sonuna kadar, her zaman tek taraflı irade beyanı ile dönebilirler. Bu durumda da davaya Türk Medeni Kanun’un 166. maddesinin 1. fıkrasına göre devam edilir.

Anlaşmalı boşanmanın reddedilmesi, tarafların sonradan anlaşarak yeniden Türk Medeni Kanun’un 166. maddesinin 3. fıkrasına göre başvurmalarına ya de tek başlarına başka bir boşanma sebebine dayanarak dava açmalarına engel olmaz.

Ayrıca önemle belirtmek isteriz ki hakim tarafından düzenlenen anlaşma irade sakatlığı sebebiyle iptal edilebilir. 

Anlaşmalı Boşanma Davası Nasıl Açılır?

Anlaşmalı boşanma davası tarafların birlikte hazırladıkları protokolü, anlaşmalı boşanma davası dilekçesiyle beraber yetkili mahkemenin bulunduğu yerin hukuk mahkemeleri tevzi bürosuna vermeleri suretiyle açılır. Taraflardan sadece biri de anlaşmalı boşanma davası açabilir. Ancak bu halde diğer tarafın da duruşma gününden önce anlaşmalı boşanmayı kabul etmesi ve protokolü imzalaması gerekir.

Anlaşmalı boşanma davasında her iki taraf kendisini bir vekille temsil edebilir. Taraflardan yalnızca birisi de avukat tutabilir. Anlaşmalı boşanma için avukata vekalet verilmesi durumunda davayı avukat açacaktır. Anlaşmalı boşanma davası Protokolünü ise tarafların kendilerinin imzalaması gerekir. Vekil tarafların adına protokolü imzalayamaz. 

Anlaşmalı Boşanma Davası Açabilmek İçin 1 Sene Evli Kalmak Zorunlu Mudur?

Kural olarak boşanmak için herhangi bir süre evli kalma şartı yoktur. Taraflar, evliliğin üzerinden örneğin bir gün dahi geçse boşanma davası açılması için hukuki bir engel yoktur. Ancak, anlaşmalı boşanma için Türk Medeni Kanun’un 166. maddesinin 3. Fıkrası bir yıl evli kalma şartını aramaktadır. Bu nedenle bir yıl dolmadan açılacak boşanma davaları çekişmeli boşanma davası olarak görülecektir.

Anlaşmalı Boşanma Davasında Maddi ve Manevi Tazminat İstenir Mi?

Türk Medeni Kanun’un 174. Maddesine göre ‘’Mevcut veya beklenen menfaatleri boşanma yüzünden zedelenen kusursuz veya daha az kusurlu taraf, kusurlu taraftan uygun bir maddi tazminat isteyebilir. Boşanmaya sebep olan olaylar yüzünden kişilik hakkı saldırıya uğrayan taraf, kusurlu olan diğer taraftan manevi tazminat olarak uygun miktarda bir para ödenmesini isteyebilir.’’ şeklinde düzenlenmiştir.

Anlaşmalı boşanma davasında taraflar maddi ve manevi tazminat talebinde bulunabilmektedir. Maddi ve manevi tazminat talepleri anlaşmalı boşanmanın zorunlu mali unsurlarındandır. Bu nedenle eşler bu konudaki taleplerini anlaşmada yer vermelilerdir; bu konuyla ilgili içeren anlaşma hakime sunulmalıdır ve hakim de bu hususa ilişin kararını vermek zorundadır.

Eğer anlaşmalı boşanma davasında taraflar tazminat talep etmeden iş bu karar kesinleşmiş ise tarafların sonradan tazminat talep etme hakları bulunmamaktadır. T.C YARGITAY Hukuk Genel Kurulu 2017/ 2-3067 E. - 2019 / 512 K. sayılı kararında ‘’Anlaşmalı boşanmadan sonra artık boşanma sebebiyle (TMK md. 174/1,2) maddi ve manevi tazminat istenemez. Diğer yandan yukarıda değinildiği üzere anlaşmalı boşanma davalarında eşler boşanma ve boşanmanın ferileri konusunda anlaşmış oldukları gibi, birbirlerine herhangi bir kusur izafesinde bulunmadıklarından başka bir ifadeyle bu davalarda yeniden kusur araştırması yapılması mümkün olmadığından mahkemenin eldeki davada topladığı delillere göre belirlediği davalının kusurlu davranışlarının hükme esas alınması ve davacı yararına maddi ve manevi tazminata hükmedilmesi doğru görülmemiştir. Bu durumda yerel mahkemenin direnme gerekçesi Özel Daire bozma kararında ve yukarıda belirtilen bu ilâve gerekçe dikkate alındığında usul ve yasaya aykırıdır.’’ şeklinde karar vermiştir.

Anlaşmalı Boşanma Davasında Yoksulluk Ve İştirak Nafakası İstenir Mi?

  • Yoksulluk Nafakası

Türk Medeni Kanun’un 175. maddesi ‘’Boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek taraf, kusuru daha ağır olmamak koşuluyla geçimi için diğer taraftan malî gücü oranında süresiz olarak nafaka isteyebilir.’’ şeklinde düzenlenmiştir. 

Görüldüğü üzere yoksulluk nafakası için talep gerekmektedir. Yani, hakim kendiliğinden yoksulluk nafakasına hükmedemez. Anlaşmalı boşanma davasında taraflar bu hususta anlaşmaya varmalıdırlar. 

Ayrıca yoksulluk nafakasında kanun kusurdan bahsetmektedir. Bu durumda talepte bulunan eşin diğer eşten daha kusurlu olmamalıdır. Ancak anlaşmalı boşanmada kusurun bir önemi bulunmamaktadır. Anlaşmalı boşanma davasında hangi eşin daha kusurlu olduğu incelenmemektedir. Zira taraflar boşanmanın sonuçları hakkında anlaşmaya varmışlardır.

Yukarıda belirtilen madde yoksulluk nafakasının süresiz nafaka olduğu belirtilmiştir ancak Türk Medeni Kanun’un 176. maddesinin 2. fıkrası ‘’İrat biçiminde ödenmesine karar verilen maddî tazminat veya nafaka, alacaklı tarafın yeniden evlenmesi ya da taraflardan birinin ölümü hâlinde kendiliğinden kalkar; alacaklı tarafın evlenme olmaksızın fiilen evliymiş gibi yaşaması, yoksulluğunun ortadan kalkması ya da haysiyetsiz hayat sürmesi hâlinde mahkeme kararıyla kaldırılır.’’ şeklinde düzenlenmiştir.

Zamanaşımı: Türk Medeni Kanun’un 178. maddesine göre ‘’Evliliğin boşanma sebebiyle sona ermesinden doğan dava hakları, boşanma hükmünün kesinleşmesinin üzerinden bir yıl geçmekle zamanaşımına uğrar.’’

Yukarı da belirtilen bu madde boşanma davasında talep edilmemiş maddi-manevi tazminat ile Yoksulluk nafakasının, boşanma kararının ‘’kesinleşmesinden itibaren’’ bir yıl süre ile ileri sürülebilmesine imkan sağlamaktadır. 

Ancak anlaşmalı boşanma davasında yoksulluk nafaka talebinin ileri sürülmemiş olması hususu farklı bir değerlendiremeye tabidir. 

Yargıtay, anlaşmalı boşanma davasında yoksulluk nafakasının ileri sürülmemesini ‘’bir daha yoksulluk nafakası istenemez’’ şeklinde değerlendirmektedir. T.C YARGITAY 2.Hukuk Dairesi 2000/ 9577 E. - 2000 / 10314 K. sayılı kararında: ‘’2- Davacının yoksulluk nafakası talep edebilmesi için boşanmaya neden olan olaylarda daha ziyade kusurlu olmaması, boşanma yönünden zarurete düşmesi ve gerek boşanma hükmünün kesinleştiği tarihte ve gerekse halen yoksul olması gerekir. Diğer taraftan anlaşmalı boşanma sırasında yoksulluk nafakası istenmemiş ve hükme bağlanmamışsa artık yoksulluk nafakası istenemez ( Yargıtay 2. Hukuk Dairesinin 07.03.1997 tarih, 1032-2584 sayılı Kararı ). Çünkü, anlaşmalı boşanma hükmü kesinleşmişse oluşan bu karar o tarihte davacının yoksulluğa düşmediği yönünde kesin hüküm oluşturur.’’ şeklinde karar vermiştir.

Öğretide bazı yazarlar da Yargıtay’ın bu kararıyla örtüşen görüş içerisindedir. Diğer yazarlar ise zorunlu mali konuların boşanma davası sırasında gündeme gelmemiş veya hakim tarafından sorgulanmamış ise, kısaca ihmal edildiği durumlarda, kararın kesinleştiği tarihten itibaren bir yıl içerisinde yoksulluk nafakası talep edilebilmeli görüşündedir. 

  • İştirak Nafakası

Çocuklar için istenen iştirak nafakası talep olmaksızın da hakim tarafından karar verilebilmektedir. Yani, anlaşmalı boşanma davasında iştirak nafakasına ilişkin anlaşma yer almasa dahi hakim aynı dava içinde kendiliğinden karara bağlaması mümkündür. 

Türk Medeni Kanun’un 182. maddesinin 3 fıkrasına göre velayet kendisine verilmemiş olan diğer eş gücü oranında çocuğun bakım ve eğitim giderlerine katılmak zorundadır. 

İştirak nafakası anlaşmalı boşanma davasıyla birlikte veya bu dava sonrasındaki herhangi bir zaman diliminde ayrı olarak da talep edilmesi mümkündür. Burada ki süre kararın kesinleşmesinden başlayarak ödenir ve çocuk ergin olana kadar ve çocuğun ergin olmasına rağmen eğitimine devam ediyorsa, eğitim sonra erinceye kadar devam etmektedir. Bu husus Türk Medeni Kanun’un 328 maddesinde ‘’Ana ve babanın bakım borcu, çocuğun ergin olmasına kadar devam eder. Çocuk ergin olduğu halde eğitimi devam ediyorsa, ana ve baba durum ve koşullara göre kendilerinden beklenebilecek ölçüde olmak üzere, eğitimi sona erinceye kadar çocuğa bakmakla yükümlüdürler, iş bu Türk Medeni Kanun’un 328. maddesine düzenlenmiştir.’’ düzenlenmiştir.

Küçüğe fiilen bakan ana veya baba, diğerine karşı çocuk adına nafaka davası açabilir. Ayırt etme gücüne sahip olmayan küçük için gereken hallerde nafaka davası, atanacak kayyım veya vasi tarafından da açılabilir. Ayırt etme gücüne sahip olan küçük de nafaka davası açabilir.

Nafaka miktarı, çocuğun ihtiyaçları ile ana ve babanın hayat koşulları ve ödeme güçleri dikkate alınarak belirlenir. Nafaka miktarının belirlenmesinde çocuğun gelirleri de göz önünde bulundurulur. Nafaka her ay peşin olarak ödenir. Hakim istem halinde, irat biçiminde ödenmesine karar verilen nafakanın gelecek yıllarda tarafların sosyal ve ekonomik durumlarına göre ne miktarda ödeneceğini karara bağlayabilir.

Durumun değişmesi halinde hakim, istem üzerine nafaka miktarını yeniden belirler veya nafakayı kaldırır.

Anlaşmalı Boşanma Davasında Velayet Kime Verilir?

Türk Medeni Kanun’un 336 maddesi ‘’Evlilik devam ettiği sürece ana ve baba velayeti birlikte kullanırlar. 

Ortak hayata son verilmiş veya ayrılık hali gerçekleşmişse hakim, velayeti eşlerden birine verebilir.

Velayet, ana ve babadan birinin ölümü halinde sağ kalana, boşanmada ise çocuk kendisine bırakılan tarafa aittir’’ şeklinde düzenlenmiştir.

Anlaşmalı boşanma davasında taraflar çocuğun velayet hakkının kimde olacağına ilişkin karar verebilmektedir. Ancak hakimin bu davada takdir yetkisi bulunmaktadır. Yani, taraflarca verilen kararın hakim için herhangi bir bağlayıcılığı bulunmamaktadır. Çocuğun velayetinde esas olan çocuğun üstün menfaatidir. Taraflar her ne kadar çocuğun velayetine ilişkin anlaşmış ise de hakim çocuğun üstün menfaatini göz önünde bulundurarak tarafların bu konudaki iradelerini değerlendirmeye alacaktır. 

Anlaşmalı Boşanma Davasında Ziynet Alacağı Talep Edilir Mi?

Yargıtay 8. Hukuk Dairesi, 2020/949 E. - 2020/5378 K. sayılı kararında: “Kadına özgü ziynet eşyaları, eşler arasında aksine bir anlaşma veya bu konuda yerel bir adet bulunmadıkça evlilik sırasında kim tarafından hangi eşe takılmış olursa olsun kadın eşe bağışlanmış sayılır ve artık onun kişisel malı niteliğindedir. Aksi halde, eşlerden hangisine ait olduğu ispat edilemeyen mallar onların paylı mülkiyetinde sayılır.

Somut olayda, varlığı ispatlanan tel bilezik ve işlenmiş bilezikler kadına özgü ziynet eşyası niteliğinde olup, eşler arasında aksine bir anlaşma veya bu konuda yerel bir adet bulunmadıkça evlilik sırasında kim tarafından hangi eşe takılmış olursa olsun kadın eşe bağışlanmış sayılır ve artık onun kişisel malı niteliğindedir. Ancak varlığı ispatlanan gremse, reşat, tam, yarım, çeyrek, gram altınlar ise kadına özgü ziynet eşyası niteliğinde olmayıp, hangi eşe ait olduğu ispat edilememesi halinde onların eşlerin paylı mülkiyetinde olduğunun kabulü gerekir. O halde mahkemece yapılacak iş, taraf tanıklarından eşler arasında ziynet eşyalarına yönelik bir anlaşma veya bu konuda yerel bir adet olup olmadığı etraflıca sorulup maddi olaylara dayalı olarak açıklattırılması, tanık beyanlarının çelişmesi halinde gerektiğinde yüzleştirme yapılmak suretiyle çelişkinin giderilmeye çalışılması, tüm deliller birlikte değerlendirilerek, kadına özgü olan ziynet eşyalarının kişisel mal olmadığının davalı koca, kadına özgü olmayan ziynet eşyalarının kişisel mal olduğunun ise davacı kadın tarafından güçlü ve inandırıcı delillerle ispatlanması halinde sonucuna göre, aksi halde kadına özgü olmayan ziynet eşyalarının eşlerin paylı mülkiyetinde olduğu kabul edilerek ziynet alacağı ve ziynetlerle ödenen konut kredisi nedeniyle artık değere katılma alacağının belirlenmesi olmalıdır.” şeklinde karar vermiştir.

Yukarıda belirtilen Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin kararına göre düğün takılarının kime ait olacağına ilişkin kurallar şu şekildedir:

  1. Düğünde takılan ve kadına özgü ziynet eşyaları, örneğin: bilezik, bileklik, kelepçe, kolye ve küpe setleri, kadına ait olmaya devam edecektir. Ancak kadına özgü ziynet eşyaları, eşler arasında aksine bir anlaşma veya bu konuda yerel bir adet bulunmadıkça evlilik sırasında kim tarafından hangi eşe takılmış olursa olsun kadın eşe bağışlanmış sayılır ve artık onun kişisel malı niteliğindedir.
  2. Kadına özgü olmayan ziynet eşyaları ise, örneğin: Cumhuriyet altını, yarım altın, çeyrek altın, gram altın, eşlerden hangisine ait olduğu ispat edilemiyorsa onların paylı mülkiyetinde sayılmaktadır. Nitekim Türk Medeni Kanunun 222/2 göre: ”Eşlerden hangisine ait olduğu ispat edilemeyen mallar onların paylı mülkiyetinde sayılır”. Dolayısıyla kadına ait olmayan gremse, reşat, tam, yarım, çeyrek, gram altınların, hangi eşe ait olduğu ispat edilememesi halinde eşlerin paylı mülkiyetinde olduğu kabul edilmektedir. Bu tür ziynetlerin kendisine ait olduğunu iddia eden tarafın, güçlü ve inandırıcı deliller sunması gerekmektedir.

Anlaşmalı boşanma davasında ziynet alacağı talep edilebilmektedir. Taraflar anlaşmalı boşanma davasında ziynet alacağı hususunda anlaşma sağlamamış da olabilir. Böyle bir durumda kadın açıkça ya da protokol maddelerinden anlaşılacak şekilde feragat etmiyor ise ileri de açacağı ziynet eşyalarına dair alacak davası ile talepte bulunabilmektedir. Bu konuyla ilgili zamanaşımı süresi 10 yıl olup, boşanma davasının kesinleşmesinden itibaren başlamaktadır.

Anlaşmalı Boşanma Davasında Çeyiz Eşyaları Talep Edilir Mi?

Çeyiz eşyaları, evlilik birliği kurulmadan önce ev kurulur iken satın alınan eşyalardır. Örneğin buzdolabı, çamaşır makinesi, bulaşık makinesi, perde, ütü vs. gibi eşyalar çeyiz eşyasıdır. Evlilik birliğin kurulmasından önce satın alınmış ve ücretinin ödemesi evlilik birliğin kurulmasından önce gerçekleşmiş olan eşyalar kişisel mal olarak da nitelendirilmektedir. O mallar hakkında diğer eşin talep hakkı bulunmamaktadır. Ancak çeyiz eşyaları evlilik öncesi alınmış ama evlilik devamında da ödemeleri devam ediyor ise eşyalar kişisel mal niteliğinde olmayacaktır. 

Çekişmeli boşanma davasından farklılık arz eden anlaşmalı boşanma davasında hazırlanan protokolde taraflar çeyiz eşyası hususunda anlaşabilecekleri gibi feragat da edebilir. Eşlerden biri çeyiz eşyasına ilişkin protokolde açıkça feragat etmemiş ise boşanmanın kesinleştiği tarihten itibaren 10 yıl içinde boşanmada mal paylaşımı davası açabilir. 

Anlaşmalı Boşanma Davasında Evlilik Birliği İçinde Edinilen Mallara İlişkin Hüküm Konulabilir Mi?

Anlaşmalı boşanma davasında eşler evlilik birliği içinde edinilmiş malları ortak şekilde sunulan protokol ile paylaşabilir veya payına düşen oranın altında bir oran talep edilebilir. Ya da bu konuyla ilgili tüm haklarından feragat edebilir. Bu durumda feragat etmek isteyen eş, feragat beyanını protokolde açıkça belirtmelidir. Eğer böyle bir beyan sunulan protokolden anlaşılmamakta ise boşanmanın kesinleştiği tarihten itibaren 10 yıl içinde boşanmada mal paylaşımı davası açabilir.

Anlaşmalı Boşanma Davası Avukatlık Ücreti Ne Kadar?

Anlaşmalı Boşanma davasında davayı takip etmesi için avukata Avukatlık Asgari Ücret tarifesi uyarınca tarifenin altında kalmayacak şekilde bir vekalet ücreti ödenir. Ayrıca mahkeme tarafından davayı kazanan taraf lehine vekalet ücretine hükmedilir. Bu da davanın karar çıktığı tarihteki Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi ‘ne göre  belirlenmektedir. Örneğin 2021 yılı Anlaşmalı Boşanma davası ücreti ile 2022 yılı Anlaşmalı boşanma davası ücreti farklıdır. Avukatlık Asgari Ücret tarifesi her yıl değişmektedir. Zorunlu hallerde ve ekonomik koşullar gerektirdiğinde üzerinden bir yıl geçmemiş olsa da tarife değişebilir.

Genellikle anlaşmalı boşanmalarda taraflar boşanma avukatı tutmaktan kaçınırlar. Ancak davanın kısa sürmesi sonuçlarının da kısa süreceği anlamına gelmemektedir. Anlaşmalı boşanma protokolünde yazanlar kişinin boşanmadan sonraki hayatını maddi ve manevi olarak önemli derecede etkilemektedir. Bu nedenle anlaşmalı boşanma davasında da avukat tutmak kişilerin hukuki haklarını bilmesi, koruması ve sürdürmesi adına çok önemlidir.

Anlaşmalı Boşanma Davası Dilekçesi Örneği

Her dava kendi içinde ayrı özellikler barındırır. Sebepleri, şartları birbirinde ayrıdır. Ancak Hukuk Muhakemeleri Kanunu uyarınca dava dilekçesinde bulunması gereken zorunlu unsurlar vardır. Dava dilekçesinin bu unsurları içermesi gerekir.

Dava dilekçesinin içeriği başlıklı HMK MADDE 119 

(1) Dava dilekçesinde aşağıdaki hususlar bulunur:

a) Mahkemenin adı.

b) Davacı ile davalının adı, soyadı ve adresleri.

c) Davacının Türkiye Cumhuriyeti kimlik numarası.

ç) Varsa tarafların kanuni temsilcilerinin ve davacı vekilinin adı, soyadı ve adresleri.

d) Davanın konusu ve malvarlığı haklarına ilişkin davalarda, dava konusunun değeri.

e) Davacının iddiasının dayanağı olan bütün vakıaların sıra numarası altında açık özetleri.

f) İddia edilen her bir vakıanın hangi delillerle ispat edileceği.

g) Dayanılan hukuki sebepler.

ğ) Açık bir şekilde talep sonucu.

h) Davacının, varsa kanuni temsilcisinin veya vekilinin imzası.

(2) Birinci fıkranın (a), (d), (e), (f) ve (g) bentleri dışında kalan hususların eksik olması halinde, hakim davacıya eksikliği tamamlaması için bir haftalık kesin süre verir. Bu süre içinde eksikliğin tamamlanmaması halinde dava açılmamış sayılır.

HMK MADDE 119’UN GEREKÇESİ;

1086 sayılı Kanunun 179 uncu maddesindeki düzenlemeye karşılık gelen bu madde ile, dava dilekçesinde bulunması gereken hususların neler olduğu, ilâve unsurlarla birlikte ve daha geniş olarak düzenlenmiştir. Mahkemenin adının dava dilekçesinde gösterilmesiyle, davacının dilekçeyi vereceği görevli ve yetkili mahkeme belirlenmiş olmaktadır. Davacı ve davalı gerçek kişi ise ad, soyadı ve adresleri; tüzel kişi ise bu takdirde tüzel kişinin türü, unvanı ve adresi belirtilecektir. Maddeyle davacının gerçek kişi ve Türk vatandaşı olması hâlinde Türkiye Cumhuriyeti Kimlik Numarasının da dava dilekçesinde belirtilmesi esası getirilmiştir. Malvarlığı haklarına ilişkin ve konusu para alacağı olmayan davalarda, harca esas miktarın belirlenebilmesi bakımından, dava konusunun değerinin gösterilmesi esası da dava dilekçesinde bulunması gereken zorunlu unsurlardan biri hâline getirilmiştir.

"Somutlaştırma yükü ve delillerin gösterilmesi" başlıklı 198 inci madde ile, tarafların, hangi delilin hangi vakıanın ispatı için gösterildiğini açıkça belirtme zorunluluğu, yani somutlaştırma yükü getirilmiş olduğundan, bu yükümlülük gereği, davacının iddia ettiği her bir vakıanın hangi delille ispat edileceğini, dava dilekçesinde belirtmesi esası da bir yenilik olarak maddede düzenlenmiştir. Böylece, özellikle ispat konusunda davaların usul ekonomisi ilkesine uygun bir biçimde, makul bir sürede sonuçlanması hedeflenmiştir.

Tarafların kanunî temsilcilerinin ve davacı vekilinin kimlik ve adres bilgilerinin bulunması, davanın konusunun ne olduğu, davacının iddiasının dayanağı olan vakıaların neler olduğu, davanın hukukî sebepleri, açık bir şekilde istem sonucunun ve davacının varsa kanunî temsilcisinin veya vekilinin, dava açma iradesini ortaya koyan imzasının dava dilekçesinde bulunması esası 1086 sayılı Kanunun konuya ilişkin düzenlemesi, yerleşik uygulama ve anlayışa uygun olarak muhafaza edilmiştir.

Cevap dilekçesi verme süresi 132 nci maddede düzenlendiğinden ve bu nedenle davacının cevap süresini belirtme yetkisi kalmadığından, cevap süresi, dava dilekçesinde bulunması gereken unsurlar arasında sayılmamıştır.

Maddenin ikinci fıkrasında, birinci fıkranın (b), (c), (ç), (ğ) ve (h) bentlerindeki hususlardan birinin veya birkaçının eksik olması durumunda, mahkemece davacıya eksikliği tamamlaması için kesin süre verileceği, bu süre içinde eksikliğin tamamlanmaması hâlinde, davanın açılmamış sayılacağı düzenlenmiştir.

Anlaşmalı Boşanma Davası Ne Kadar Sürer?

Genellikle boşanacak çiftlerin avukatlara yönelttiği en sık sorulan sorular; Anlaşmalı boşanma davası en çok ne kadar sürer?, kaç yıl sonra boşanırım?, boşanma davasından sonra ne zaman yeniden evlenebilirim?, Anlaşmalı boşanma davası kaç gün sürer, anlaşmalı boşanma davası kaç saat sürer?, anlaşmalı boşanma davası kaç celse sürer? anlaşmalı boşanma davası tek celsede biter mi? gibi boşanma davasının süresine ilişkin sorulardır.

Adli Tatilde Anlaşmalı Boşanma Davası Görülür Mü?

Adli tatilde anlaşmalı boşanma davası açılabilir. Adli tatilde anlaşmalı boşanma davasının görülmesinde ivedi, acil bir durum yok ise duruşma günü adli tatil döneminden sonra belirlenecektir. Ancak adli tatilde anlaşmalı boşanmak mümkün değildir diye bir hüküm yoktur. Taraflar veya avukatları mahkeme ile durumun aciliyetini görüşerek adli tatilde de duruşma talep edebilir. Mahkeme kanaat getirirse adli tatil süresinde de boşanma gerçekleşebilir.

Anlaşmalı Boşanma Davası Protokol Örneği

Aşağıda anlaşmalı boşanma davası nasıl açılır?, anlaşmalı boşanma protokolü nasıl hazırlanır? anlaşmalı boşanma protokol örneği nasıldır? sorularına cevap olması adına örnek bir dilekçe sunulmuştur. Tamamen farazi bir örnek üzerinden oluşturulan bu dilekçe yalnızca örnek alınması içindir. Taraflar kendi anlaştıkları hususlara göre bu protokolde değişiklik yapmalıdır.

YETKİLİ AİLE MAHKEMESİNE (YETKİLİ MAHKEME NEREYSE O YAZILIR)

ANLAŞMALI BOŞANMA PROTOKOLÜ

Taraflar;  ……….(TC:………)  ile  ………..(TC:………. )  evli olup, aralarında mevcut bulunan evliliği sona erdirmek için, açılacak olan anlaşmalı boşanma davasına esas olmak üzere aşağıdaki şekilde, Medeni Kanun’un, 166/3 maddesi uyarınca anlaşmışlardır.

İş bu protokol taraflar arasında tanzim edilmiştir. Bu protokol uyarınca;

1- BOŞANMA HUSUSU;

Evlilik birliğinin sona erdirilmesi konusunda her iki taraf da mutabıktırlar…………. (TC:……)  ile  ………(TC:………….)  karşılıklı olarak boşanmayı kabul ederler.

2-NAFAKA HUSUSU;

-Taraflardan Davacı……….iştirak ve yoksulluk nafakası talebi yoktur. İleriye dönük olarak da bu talebinden vazgeçmiştir. (TARAFLARIN NAFAKA TALEBİ VAR İSE BU KISIM ONA GÖRE DÜZENLENİR)

- Taraflardan Davalı…………iştirak ve yoksulluk nafakası talebi yoktur. İleriye dönük olarak da bu talebinden vazgeçmiştir. (TARAFLARIN NAFAKA TALEBİ VAR İSE BU KISIM ONA GÖRE DÜZENLENİR)

-Nafaka hususunda her iki tarafta haklarından gayri kabil rücu kaydıyla feragat etmişlerdir. (TARAFLARIN NAFAKA TALEBİ VAR İSE BU KISIM ONA GÖRE DÜZENLENİR)

-Herhangi bir nedenle dava çekişmeli davaya dönerse Davacı ……..nafaka talebinde bulunabilecektir. (BU KISIM ZORUNLU DEĞİLDİR)

--Herhangi bir nedenle dava çekişmeli davaya dönerse Davalı …………nafaka talebinde bulunabilecektir. (BU KISIM ZORUNLU DEĞİLDİR)

3- TAZMİNAT HUSUSU;

-Taraflardan davalı…, bu boşanma davası sebebiyle eşi Davacı…….şimdi ve ileride hiçbir şekilde maddi-manevi tazminat talebinde bulunmayacaktır. (TARAFLARIN MADDİ VE MANEVİ TAZMİNAT TALEBİ VAR İSE BU KISIM ONA GÖRE DÜZENLENİR)

-Taraflardan Davacı….., bu boşanma davası sebebiyle şimdi ve ileride eşi davalı……….’dan hiçbir şekilde maddi-manevi tazminat talebinde bulunmayacaktır. (TARAFLARIN MADDİ VE MANEVİ TAZMİNAT TALEBİ VAR İSE BU KISIM ONA GÖRE DÜZENLENİR)

-Tazminat hususunda her iki tarafta haklarından gayri kabil rücu kaydıyla feragat etmişlerdir. (BU KISIM ZORUNLU DEĞİLDİR)

-Herhangi bir nedenle dava çekişmeli davaya dönerse Davacı maddi ve manevi tazminat talebinde bulunabilecektir. (BU KISIM ZORUNLU DEĞİLDİR)

-Herhangi bir nedenle dava çekişmeli davaya dönerse Davalı maddi ve manevi tazminat talebinde bulunabilecektir. (BU KISIM ZORUNLU DEĞİLDİR)

4- EVLİLİK BİRLİĞİ İÇİNDE EDİNİLMİŞ OLAN ARABANIN PAYLAŞIMI HUSUSU;

Evlilik birliği içinde edinilen ……….plakalı araç TaraflardanDavacı/Davalı’nındır. Taraflardan Davacı/Davalı Bu husustaki taleplerinden bu dosya için ve ileriye yönelik olarak gayri kabili rücu olarak feragat etmiştir. (TARAFLARIN TALEBİNE GÖRE FARKLI ŞEKİLLERDE DÜZENLENİR)

5- EV EŞYALARI VE EVLİLİK BİRLİĞİ İÇİNDE EDİNİLMİŞ MALLAR HUSUSU;

Tarafların birbirlerinden evlilik birliği içinde edinilen taşınır ve taşınmaz mallarla ilgili birbirlerinde herhangi bir talepleri yoktur. Taraflar boşanmadan sonra, evlilik birliğine ilişkin menkul ve gayrimenkul mallar konusunda hiçbir hak talebinde bulunmayacaklarını, şimdiden kabul ve taahhüt ederler. Taraflar bu husustaki taleplerinden bu dosya için ve ileriye yönelik olarak vazgeçmiştir. Herhangi bir nedenle dava çekişmeli davaya dönerse Davacı /Davalı ev eşyaları ve evlilik birliği içinde edinilmiş mallarını ayrıca talep edecektir. (TARAFLARIN EV EŞYALARI VE EVLİLİK BİRLİĞİ İÇİNDE EDİNİLMİŞ MALLAR HUSUSU NDA BİRBİRLERİNDEN TALEBİ VAR İSE BU KISIM ONA GÖRE DÜZENLENİR)

6- ZİYNET EŞYALARI HUSUSU;

Tarafların düğününde takılan ziynetlerden ………………Davalı …………tarafından protokol imza tarihinden önce Davacı ……………elden teslim edilecektir. Bu bahsedilenler davanın anlaşmalı boşanma davası olarak gerçekleşmesi halinde geçerlidir. Herhangi bir nedenle dava çekişmeli davaya dönerse Davacı ………….diğer ziynet alacaklarını da talep edecektir. Ve talebi burada yazan miktardaki ziynetle sınırlı olmayacaktır.

Bu teslim gerçekleştikten sonra Davacı ………….boşanma davasında " ziynet alacaklarımı aldım herhangi bir alacağım kalmamıştır " beyanıyla ziynet alacağını aldığını duruşmada açıkça beyan edecektir. Davacı ………..bu beyanından sonra yeniden herhangi bir ziynet alacağı talebi olmayacaktır.

 Taraflardan davalı Bu husustaki taleplerinden bu dosya için ve ileriye yönelik olarak vazgeçmiştir.

(ZİYNETLER AYNEN TESLİM EDİLEMİYORSA BU KISIM NAKDİ OLARAK DA DÜZENLENEBİLİR. YİNE TARAFLARIN ZİYNETLE İLGİLİ TALEBİ YOKSA BU KISIM ONA GÖRE DÜZENLENMELİDİR. AYRICA ZİYNET ALACAĞI TALEBİ DAVA SONRASINA DA BIRAKILABİLİR. ZİYNET TALEBİ BOŞANMA İLE GÜNDEME GELMEK ZORUNDA DEĞİLDİR. ANCAK DAHA SONRA ZİYNET ALACAĞI TALEBİNDE BULUNMAK İÇİN ANLAŞMALI BOŞANMA DAVASINDA BU HUSUSTA HAKKINI SAKLI TUTMAK ÖNEMLİDİR.)

7- VEKALET ÜCRETİ VE MAHKEME MASRAFLARI KONUSU; 

Taraflardan davalı……davacı ………kendisini vekil ile temsil ettirdiği için  Davacı…..Avukat davası nedeniyle ……..TL vekalet ücretini nakit ve tek seferde protokolün imza tarihinde (en geç duruşma günü) TR………….İban numaralı hesabına ödeyecektir. Ayrıca dava için yapılan yargılama giderleri de Taraflardan Davacı/davalı tarafından karşılanacaktır.

Herhangi bir nedenle dava çekişmeli davaya dönerse Davacı/davalı diğer yargılama gideri ve vekalet ücreti alacaklarını da talep edecektir. Ve talebi burada yazan miktarla sınırlı olmayacaktır.

Davacı ……tarafından, Davalı ……….vekalet ücreti ve yargılama gideri ödemesi yapılmayacaktır. Davalı mahkeme masraflarını talep etmeyecektir. 

(TARAFLARIN VEKİLİ YOKSA VEKALET ÜCRETİ GÜNDEME GELMEZ. SADECE MAHKEME MASRAFLARI HUSUSU BELİRLENİR. BU KISIM TARAFLARIN ANLAŞMA ŞEKLİNE GÖRE FARKLILIK ARZ EDER VE DEĞİŞTİRİLİR.)

8- DİĞER HUSUSLAR;

 Tarafların bunun dışında birbirlerinden ve ailelerinden maddi, manevi, tazminat katkı- katılma alacağı gibi her ne nam ve ad altında olursa olsun hiç bir hak ve talepleri yoktur. (TARAFLARIN BAŞKA TALEPLERİ VAR İSE BU KISIM ONA GÖRE DÜZENLENİR)

Bu hususta birbirlerini ibra etmişlerdir. Bu gibi haklarından gayri kabili rücu kaydıyla birbirlerini ibra etmişlerdir. (BU KISIM ZORUNLU DEĞİLDİR)

Bu protokolde yer alan hususlar boşanmanın bu protokole göre sonuçlandırılması ve kesinleştirilmesi hususunda geçerli olup, davanın devamı sırasında taraflardan birisinin protokole uymaması halinde protokol geçersiz olacak ve boşanma davası çekişmeli olarak devam edecek  çekişmeli hale dönmesi durumunda bu protokol geçersiz kalacak olup tarafların nafaka, tazminat, ev eşyaları, evlilik birliği içinde edinilmiş mallar, ziynet alacağı vekalet ücreti, yargılama gideri vesair hususlardaki talep hakları saklı kalacaktır.

Mahkeme tarafından boşanma kararı verilmesi halinde, her iki taraf ve/veya vekilleri gerekçeli kararın tebliğinden sonra protokole ve anlaşılan hususlara aykırılık yoksa mahkemeye istinaftan vazgeçtiklerine dair dilekçe vererek boşanma kararını kesinleştireceklerdir. (BU KISIM ZORUNLU DEĞİLDİR)

Yukarıda açıklanan tüm hususlar üzerinde taraflar mutabakata varmış olup iş bu protokol mahkeme dosyasına sunulmak üzere karşılıklı anlaşma sonucu tanzim ve imza olunmuştur.

İş bu protokol 3 sayfadan ibaret olup taraflara verilmesi ve mahkemeye sunulması adına 3 nüsha olarak hazırlanmış olup taraflarca …………tarihinde imza altına alınmıştır.

 İş bu protokolü okuduk, irademize uygun bulduk ve karşılıklı olarak imzaladık. 

Davacı                                                                                                                             Davalı

Anlaşmalı Boşanma Davası Tek Taraflı Açılabilir mi?

Anlaşmalı boşanma davası tarafların birlikte hazırladıkları protokolü, anlaşmalı boşanma davası dilekçesiyle beraber yetkili mahkemenin bulunduğu yerin hukuk mahkemeleri tevzi bürosuna vermeleri suretiyle açılır. Taraflardan sadece biri de anlaşmalı boşanma davası açabilir. Ancak bu halde diğer tarafın da duruşma gününden önce anlaşmalı boşanmayı kabul etmesi ve protokolü imzalaması gerekir.

Anlaşmalı boşanma davasında her iki taraf kendisini bir vekille temsil edebilir. Taraflardan yalnızca birisi de avukat tutabilir. Anlaşmalı boşanma için avukata vekalet verilmesi durumunda davayı avukat açacaktır. Anlaşmalı boşanma davası Protokolünü ise tarafların kendilerinin imzalaması gerekir. Vekil tarafların adına protokolü imzalayamaz. 

Anlaşmalı Boşanma Davasından Sonra Mal Paylaşımı Davası Açmak

Anlaşmalı boşanma protokolünde eşya, mal ve ziynet talep edilmediği, edilmeyeceği yazıyorsa kişi daha sonra yeniden bunları talep edemez.( bu husus protokoldeki beyanlara göre farklılık gösterir) Ancak taraflar bu husustaki taleplerinden vazgeçmemişler, haklarını saklı tutmuşlar ise ve gerekçeli kararda buna ilişkin bir hüküm yoksa  anlaşmalı boşanma davası sonrası mal paylaşım davası değişen koşullara göre diğer şartları da varsa elbette açılabilir. 

Anlaşmalı Boşanma Davası Günü Ne Zaman Belli Olur?

Anlaşmalı boşanma davasından sonra mahkeme günü kısa bir sürede belli olur. Genellikle mahkemeler duruşma gününü taraflara tebligat yoluyla haber etmektedir. Ancak anlaşmalı boşanma davası için genellikle mahkeme kalemi dosyada yetkili bir avukat varsa avukata duruşma gününü önceden belirterek tarafları duruşma gününde karşılıklı hazır etmesini de isteyebilir. 

Anlaşmalı Boşanma Sonrası Nafaka Artırım Davası Açılabilir Mi?

Anlaşmalı boşanma protokolünde nafaka talep edilmediği, edilmeyeceği yazıyorsa kişi daha sonra yeniden nafaka talep edemez.( bu husus nafaka türüne göre farklılık gösterir) Ancak hali hazırda bağlanmış bir nafaka var ise ve gerekçeli kararda nafakanın her yıl hangi oranda aratacağına ilişkin bir hüküm yok ise anlaşmalı boşanma davası sonrası nafaka artırım davası değişen koşullara göre diğer şartla da varsa elbette açılabilir. 

Anlaşmalı Boşanma Davası Harcı Ne Kadar?

Her davanın kendine özgü harçları mevcuttur. Ayrıca harçtan başka yargılama giderleri de vardır. Taraflara tebligat yapılması, talimat giderleri, gerekliyse keşif giderleri ve bilirkişi ücretleri de yargılama giderlerindendir. Genellikle tek celsede sonuçlandığı için bu dava türünde keşif, bilirkişi, talimat gideri olmamaktadır. Maddi olarak bu giderleri ödeme gücü olmayan kişiler adli yardımdan faydalanabilir. Bu konuyla ilgili olarak sitemizde yer alan adli yardım başlıklı makalemizi inceleyebilirsiniz. 

Anlaşmalı boşanma davası açılırken; Başvurma harcı, Peşin harç, vekalet harcı, vekalet pulu ve gider avansı masrafı yapılır. Vekalet harcı ve vekalet pulu dosyada vekil olması durumunda vekaleti harçlandırmak için ödenir.  Mahkeme en başta ödenen gider avansı yetmezse yeniden taraflardan gider avansı isteyebilir. 

Anlaşmalı boşanma davası harç ve masrafları her yıl değişmektedir. Örneğin 2021 yılı Anlaşmalı Boşanma davası harçları ile 2022 yılı Anlaşmalı boşanma davası harçları farklıdır. Harç tarifesi her yıl değişmektedir. Zorunlu hallerde ve ekonomik koşullar gerektirdiğinde üzerinden bir yıl geçmemiş olsa da tarife değişebilir.

Mahkemede yapılan bu giderler protokolde karalaştırıldığı şekilde ilgili tarafa yüklenir.

Anlaşmalı Boşanma Davası İptal Edilir Mi?

Anlaşmalı boşanma davası henüz kesinleşmediyse taraflar davadan vazgeçebilir veya davadan feragat edebilir. Ancak karar kesinleştiyse iptali mümkün değildir. 

Anlaşmalı Boşanma Davası Ne zaman Kesinleşir?

Anlaşmalı boşanma davasında ilgili celsede mahkeme kısa kararını verir. Gerekçeli karar genelde aynı gün yazılır. Ancak bazı hallerde mahkeme gerekçeli kararı daha sonra da yazabilir. Gerekçeli karar yazıldıysa taraflar aynı gün İstinaf kanun yoluna başvurma taleplerinden vazgeçerek dosyayı aynı gün kesinleştirebilirler. Gerekçeli karar daha sonra yazılırsa gerekçeli kararın taraflara tebliği üzerine de taraflar İstinaf kanun yoluna başvurma taleplerinden vazgeçerek dosyayı kesinleştirebilirler. Taraflar İstinaf kanun yoluna başvurma taleplerinden vazgeçmezlerse gerekçeli kararın tebliğinden sonra iki hafta içinde herhangi bir taraf istinaf kanun yoluna başvurmazsa dosya bu süre dolduktan sonra kesinleşir. . Taraflar veya taraflardan biri İstinaf kanun yoluna başvurursa dosya İstinaf incelemesine gideceği için bu süre uzamaktadır. 


AVUKAT NAZİME KALAN