Tehir-i İcra Kararı Nasıl Alınır?

İcra Ve İflas Kanunu (İİK) İle Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun 24.11.2021 tarihinde kabul edilmiş olup, 30.11.2021 tarihinde 31675 Sayılı Resmi Gazete de yayımlanarak yürürlüğe girmiştir.

Bu yazımızda Kanun’la icranın ertelenmesi prosedürü hususunda getirilen önemli değişikliklere değineceğiz.

Yeni Tehiri İcra Usulü

İcra Ve İflas Kanunu (İİK) İle Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun 24.11.2021 tarihinde kabul edilmiş olup, 30.11.2021 tarihinde 31675 Sayılı Resmi Gazete de yayımlanarak yürürlüğe girmiştir.

Bu yazımızda Kanun’la icranın ertelenmesi prosedürü hususunda getirilen önemli değişikliklere değineceğiz.

İİK. madde 36’da yer alan icranın ertelenmesi (tehir-i icra) prosedürü ile ilgili yeni sisteme geçilmiş olup, geçiş sürecinde bazı uygulama farklılıkları olmuştur.

İİK. madde 36 göre: ‘’İlâma karşı istinaf veya temyiz yoluna başvuran borçlu, hükmolunan para veya eşyanın resmî bir mercie depo edildiğini ispat eder yahut hükmolunan para veya eşya kıymetinde icra mahkemesi tarafından kabul edilecek taşınır rehni veya esham veya tahvilât veya taşınmaz rehni veya muteber banka kefaleti gösterirse veya borçlunun hükmolunan para ve eşyayı karşılayacak malı mahcuz ise icranın geri bırakılması için takibin yapıldığı yer icra mahkemesinden karar alınmak üzere icra müdürü tarafından kendisine uygun bir süre verilir. Bu süre ancak zorunluluk hâlinde uzatılabilir.’’

Yeni düzenleme ile icranın ertelenmesi (tehir-i icra) kararı alma usulü değişmiş olup, tehir-i icra kararları takibin yapıldığı yer icra mahkemesinden borçlu tarafın değişik iş başvurusu ile alınmalıdır.

7343 sayılı yasa ile 2004 sayılı İİK’nun 36. maddesinde düzenlenen bu usul yeniden düzenlenmiş olup gereksiz iş yükü ile zaman kayıplarının önüne geçilmesi amaçlanmıştır.

Madde gerekçesinde ‘’… Maddenin mevcut hükmüne göre icranın geri bırakılması kararı alınması sürecinde, gösterilen teminatın uygun görülmesi halinde icra müdürü, bölge adliye mahkemesi veya Yargıtay’dan icranın geri bırakılması kararı getirmek üzere borçluya uygun bir süre verilmektedir. Bu süre içinde icranın geri bırakılması kararının dosyaya sunulmaması halinde borçlu tarafından gösterilen teminat, talebi halinde alacaklıya ödenmektedir. Bu şekilde işleyen icranın geri bırakılması kararının alınma süreci, bölge adliye mahkemesi ve Yargıtay nezdinde ilave iş yükü oluşturmakta, borçlunun veya vekilinin özel takibini gerektirmesi nedeniyle zaman ve emek kaybına neden olmakta, yine işlemlerin süreye tabi olması nedeniyle aksamalara ve mağduriyetlere neden olabilmektedir. Belirtilen sakıncaların ve uygulamada yaşanan sorunların giderilmesi ve hak kayıplarının önlenmesi amacıyla maddenin birinci fıkrasında yapılan değişiklikle, icranın geri bırakılması kararını verme yetkisi, kanun yolu aşamasına göre bölge adliye mahkemesi veya Yargıtay’dan alınarak takibin yapıldığı yer icra mahkemesine verilmektedir. Belirtilmelidir ki, icranın geri bırakılması kararının, istinaf ve temyiz aşamaları bakımından ayrı ayrı alınması usulü muhafaza edilmektedir…’’ ifadeleri yer almaktadır.

Gerek madde gerekçesi ve gerekse yeni düzenlemeye göre; artık tehir-i icra kararları takibin yapıldığı yer icra mahkemesinden borçlu veya vekilin başvurusu ile istenebilmektedir. Bunun için önce icra dairesi tarafından mehil belgesi verilmesi gerekmektedir.

Bununla birlikte ücreti ilgililer tarafından verilirse icra mahkemesince verilen icranın geri bırakılması hakkındaki karar, hükmü veren mahkemeye ve icra dairesine kendiliğinde bildirilecektir.

Açıklanan yeni düzenleme ve hukuki mevzuat gereğince:

1. İİK. madde 36 gereğince istinaf/temyiz derkenarı ile birlikte yasal teminat gösterilmek suretiyle icra dairesinden mehil talep edilmesi gerekmektedir.

2. Mehil alındıktan sonra verilen süre içerisinde yeni düzenlemeye göre takibin yapıldığı yer icra mahkemesinden yukarıda belirtildiği şekilde mehil belgesi eklenmek suretiyle tehir-i icra talebinde bulunması gerekmektedir.

3. İcranın ertelenmesi kararının yerel mahkeme, üst mahkeme ve icra müdürlüğüne gönderilmesinin sağlanması gerekmektedir.

AVUKAT NAZİME KALAN