Ziynet Alacağı Davası

Ziynet alacağı davasının düğünde takılan ziynet eşyalarının kime ait olacağının tespiti ve kendisine ait olmayan ziynet eşyasını iktisap eden eşten iadesini sağlamaktır. Bu dava boşanma davasının eki niteliğinde değildir. Gerek evlilik birliğinin devamı gerekse sonlanması durumunda eşin ziynet alacağına ilişkin dava açması mümkündür. Eşlerden biri ziynet eşyalarının rızası dışında elinden çıktığını iddia etmekte ise diğer eşe veyahut da üçüncü kişilere karşı ziynet alacağı davası açılabilmektedir.

Ziynet alacağı davası konusunda en çok merak edilen hususlar;

-Ziynet nedir?

-Ziynet alacağı davası nedir?

-Düğünden sonra takılan takılar ziynet davasına konu edilebilir mi?

-Ziynet alacağı davasını kim açar?

-Ziynet kadına mı aittir?

-Düğün takıları kime ait olacaktır?

-Ziynet alacağı davası nasıl açılır?

-Ziynet alacağı davasında zamanaşımı süresi var mıdır?

-Ziynet alacağı davası nasıl ispat edilir?

Ziynet alacağı davasında görevli ve yetkili mahkeme neresidir? 

Bu ve bunun gibi bir çok sorunun cevabına yer verdiğimiz yazımızda ziynet alacağı davası tüm ayrıntılarıyla ele alınmıştır.

Ziynet Alacağı Davası Nedir?

Ziynet alacağı davasının düğünde takılan ziynet eşyalarının kime ait olacağının tespiti ve kendisine ait olmayan ziynet eşyasını iktisap eden eşten iadesini sağlamaktır. Bu dava boşanma davasının eki niteliğinde değildir. Gerek evlilik birliğinin devamı gerekse sonlanması durumunda eşin ziynet alacağına ilişkin dava açması mümkündür. Eşlerden biri ziynet eşyalarının rızası dışında elinden çıktığını iddia etmekte ise diğer eşe veyahut da üçüncü kişilere karşı ziynet alacağı davası açılabilmektedir.

Düğün Takıları Kime Ait Olacaktır?

Yargıtay 8. Hukuk Dairesi, 2020/949 E. - 2020/5378 K. sayılı kararında: “Kadına özgü ziynet eşyaları, eşler arasında aksine bir anlaşma veya bu konuda yerel bir adet bulunmadıkça evlilik sırasında kim tarafından hangi eşe takılmış olursa olsun kadın eşe bağışlanmış sayılır ve artık onun kişisel malı niteliğindedir. Aksi halde, eşlerden hangisine ait olduğu ispat edilemeyen mallar onların paylı mülkiyetinde sayılır.

Somut olayda, varlığı ispatlanan tel bilezik ve işlenmiş bilezikler kadına özgü ziynet eşyası niteliğinde olup, eşler arasında aksine bir anlaşma veya bu konuda yerel bir adet bulunmadıkça evlilik sırasında kim tarafından hangi eşe takılmış olursa olsun kadın eşe bağışlanmış sayılır ve artık onun kişisel malı niteliğindedir. Ancak varlığı ispatlanan gremse, reşat, tam, yarım, çeyrek, gram altınlar ise kadına özgü ziynet eşyası niteliğinde olmayıp, hangi eşe ait olduğu ispat edilememesi halinde onların eşlerin paylı mülkiyetinde olduğunun kabulü gerekir. O halde mahkemece yapılacak iş, taraf tanıklarından eşler arasında ziynet eşyalarına yönelik bir anlaşma veya bu konuda yerel bir adet olup olmadığı etraflıca sorulup maddi olaylara dayalı olarak açıklattırılması, tanık beyanlarının çelişmesi halinde gerektiğinde yüzleştirme yapılmak suretiyle çelişkinin giderilmeye çalışılması, tüm deliller birlikte değerlendirilerek, kadına özgü olan ziynet eşyalarının kişisel mal olmadığının davalı koca, kadına özgü olmayan ziynet eşyalarının kişisel mal olduğunun ise davacı kadın tarafından güçlü ve inandırıcı delillerle ispatlanması halinde sonucuna göre, aksi halde kadına özgü olmayan ziynet eşyalarının eşlerin paylı mülkiyetinde olduğu kabul edilerek ziynet alacağı ve ziynetlerle ödenen konut kredisi nedeniyle artık değere katılma alacağının belirlenmesi olmalıdır.” şeklinde karar vermiştir.

Yukarıda belirtilen Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin kararına göre düğün takılarının kime ait olacağına ilişkin kurallar şu şekildedir:

1. Düğünde takılan ve kadına özgü ziynet eşyaları, örneğin: bilezik, bileklik, kelepçe, kolye ve küpe setleri, kadına ait olmaya devam edecektir. Ancak kadına özgü ziynet eşyaları, eşler arasında aksine bir anlaşma veya bu konuda yerel bir adet bulunmadıkça evlilik sırasında kim tarafından hangi eşe takılmış olursa olsun kadın eşe bağışlanmış sayılır ve artık onun kişisel malı niteliğindedir.

2. Kadına özgü olmayan ziynet eşyaları ise, örneğin: Cumhuriyet altını, yarım altın, çeyrek altın, gram altın, eşlerden hangisine ait olduğu ispat edilemiyorsa onların paylı mülkiyetinde sayılmaktadır. Nitekim Türk Medeni Kanunun 222/2 göre: ”Eşlerden hangisine ait olduğu ispat edilemeyen mallar onların paylı mülkiyetinde sayılır”. Dolayısıyla kadına ait olmayan gremse, reşat, tam, yarım, çeyrek, gram altınların, hangi eşe ait olduğu ispat edilememesi halinde eşlerin paylı mülkiyetinde olduğu kabul edilmektedir. Bu tür ziynetlerin kendisine ait olduğunu iddia eden tarafın, güçlü ve inandırıcı deliller sunması gerekmektedir.

Ziynet Alacağı Davası Nasıl Açılır?

Düğün takıları ile ilgili talepler, boşanma davası ile birlikte ileri sürülebileceği gibi boşanma davasının kesinleşmesinden sonra ayrı bir dava açma şeklinde de ileri sürülebilmektedir. Düğün takıları ile ilgili açılan davada mümkünse ziynet eşyalarının aynen iadesi, mümkün olmaması halinde takıların bedelinin ödenmesine karar verilmesi talep edilmelidir.

Ziynet Alacağı Davasında Zamanaşımı

Ziynet alacağı davasında ziynet eşyasının aynen iadesi talep edilmişse zamanaşımı süresine tabi değildir. Ancak davanın açıldığı sırada düğün takıları mevcut değil ise ve davacı tarafından ziynet eşyasının aynen iadesi mümkün olmadığı için bedeli talep edilmişse dava açma süresi 10 yıl olup, boşanma davasının kesinleşmesinden itibaren başlamaktadır.

Ziynet Alacağı Davasında İspat Ve Delil

İspat

Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2019/1799 E. ?- ?2019/5672 K. sayılı kararında; “Ziynet?eşyası rahatlıkla saklanabilen, taşınabilen, götürülebilen türden eşyalardandır. Bu nedenle evden ayrılmayı tasarlayan kadının bunları önceden götürmesi, gizlemesi her zaman mümkün olduğu gibi, evden ayrılırken üzerinde götürmesi de mümkündür. Bunun sonucu olarak, normal koşullarda?ziynet?eşyalarının kadının üzerinde olduğunun kabulü gerekir. Bu durumda,?ziynet?eşyasının varlığını, evi terk ederken bunların zorla elinden alındığını ve götürülmesine engel olunduğunu, evde kaldığını, kadının ispatlaması gerekir. Bunların davalı tarafın zilyetlik ve korumasına terk edilmesi olağan durumla bağdaşmaz.’’ şeklinde karar vermiştir.

Yukarıdaki Yargıtay kararından da anlaşılacağı üzere ziynet eşyalarının kolaylıkla saklanabilen, taşınabilen, götürülebilen türden eşyalardan olmasıdır ve genellikle kadının kendi üzerinde veya müşterek konutta saklandığıdır. Hatta herhangi bir ayrılık, evden uzaklaşma gibi durumlarda kadının bu eşyaları yanından götüreceğidir. Dolayısıyla düğün takılarının koca tarafında kaldığının ispatı iade talep eden kadına yükletilmiştir.

Önemle belirtiriz ki düğün takılarını iade talep eden kadının; evden ayrılış sebebini, düğün takılarını neden yanında götürmediğini veya yaşadığı ortak konutta muhafaza edip etmediklerini, başka yerde muhafaza edilmekte ise nerede muhafaza edildiğini, evlilik birliği süresince bozdurulup harcandıysa bununla ilgili tanıklarını veya delillerini, kadının kişisel malı olan ziynet eşyalarını evden ayrılırken alınmasının engellenip engellenmediği gibi durumları dava dilekçesinde açıkça beyan etmesi gerekmektedir.

Ayrıca Yargıtay 3.Hukuk Dairesi 2017/ 17245 E. - 2018 / 361 K. sayılı kararında:  ‘’Bu eşyaların iade edilmemek üzere kocaya verildiği, kadının isteği ve onayı ile bozdurulup müşterek ihtiyaçlar için harcandığı hususu davalı tarafça kanıtlandığı takdirde, koca bunları iadeden kurtulur.’’ şeklinde karar vermiştir. Dolayısıyla davalı eş, düğün takılarının evlilik birliği içerisinde müşterek ihtiyaçlar için harcandığını ileri sürmesi onu bu borçtan kurtarmayacaktır. Ancak düğün takılarını kullanırken daha sonradan kadına iadesi yapılmamak üzere ve kadının özgür iradesiyle bağışlaması nedeniyle kullanıldığını ispat etmesi durumunda davalı eşe ziynet eşyalarının iadesi borcu yükletilememektedir. Bu durumun ispatı oldukça zordur. Diğer taraftan, düğün sırasında takılan ziynet eşyaları kim tarafından takılırsa takılsın, aksine bir anlaşma bulunmadıkça kadına bağışlanmış sayılır ve artık onun kişisel malı niteliğini kazanır.

Delil

Ziynet alacağı davasında öncelikle düğün takılarının varlığının ispatı gerekmekte olup, düğün gününe ait fotoğraflar, video kayıtları, nerede muhafaza edildiğine veya harcandıysa ne için ne şekilde kullanıldığına ilişkin belge ve tanık beyanları, hesaplamalarda dosyanın iletilmesi gerekeceğinden bilirkişi delili ve yemin delili gibi deliller davanın ispatında kullanılabilmektedir.

Ziynet Alacağı Davasında Görevli ve Yetkili Mahkeme

Görevli Mahkeme

Kişisel eşyaların iadesine ilişkin davaların Türk Medeni Kanunu’nun yürürlüğe girmesinden önce veya sonra açılmasına bakılmaksızın Aile Mahkemesinde görülmektedir. Bu nedenle Aile Mahkemesi bulunan yerlerde Aile Mahkemesinde; Aile Mahkemesi bulunmayan yerlerde ise Hâkim ve Savcılar Yüksek Kurulunca belirlenen Asliye Hukuk Mahkemelerinde davanın Aile Mahkemesi sıfatıyla görülüp karara bağlanması gerekmektedir.

Ancak eski Medeni Kanun döneminde boşanma gerçekleşmiş ise ve boşanma tarihinde taraflar arasında mal ayrılığı rejimi geçerli ise artık talep Borçlar Kanununa dayandığından davaya bakma görevi Asliye Hukuk Mahkemesine aittir.

Aralarında dini nikah bulunan ancak resmi nikâh olmadan karı koca gibi yaşayan eşler arasındaki ziynet eşyası alacağına ilişkin taleplerde Türk Medeni Kanunu anlamında bir evlilik ilişkisi olmaması nedeniyle Aile Mahkemesinde değil de Asliye Hukuk Mahkemesinde görülecektir.

Yetkili Mahkeme

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu ile düzenleme altına alınmış olup, genel yetkili mahkeme, davalı gerçek veya tüzel kişinin dava açıldığı tarihteki yerleşim yeri mahkemesidir. Ancak ziynet eşyası davası boşanma davası ile birlikte açılırsa o halde boşanma davasında yetkili olarak belirlenen mahkemeler de işbu davanın açılmasında yetkili sayılır.

Avukat Nazime Kalan